İş Sağlığı ve Güvenliği

 İş Sağlığı ve Güvenliği

Çalışılan iş yerlerinde, işin yerine getirildiği süreçte, çeşitli nedenlerle oluşan ve sağlığa zarar verebilecek olumsuz durumları ortadan kaldırmak amacıyla yapılan sistematik ve bilimsel çalışmaların tümüne iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları denilmektedir.

11. Kalkınma Planı İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışma Grubu Raporuna göre; ülkemiz 1980 sonrası dönemde sanayileşmesini hızlandırmış, sanayi ve hizmet kesimlerinde çalışan sayısının artmasıyla iş kazaları da artış göstermiştir. Sorunun çözümü için öncelikle kapsamı dar olan mevzuatın genişletilmesi, katılımcı bir İSG yönetim modelinin benimsenmesi, KOBİ’ler için özel önlemler alınması, İSG enstitüsünün kurulması, özellikle okul düzeyinde İSG eğitimine önem verilmesi temel hedefler olarak belirlenmiştir.

Gelişen süreç yıllar boyu siyasi belirsizliklerin de getirdiği etki ile istenen yasaların çıkarılamaması sonucunu doğurmuştur. 2000’li yılların başında ise Türkiye mevzuat sıkıntısını geçici yöntemlerle çözmeye çalışınca İSG sektörü bir dizi hukuki sorunla iç içe kalmıştır.

Mevzuat sorununun çözümünü 2012 yılında yasalaşan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu sağlamıştır. Ülkemiz 2012 yılından sonra 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu tamamlayan ek yasal düzenlemeleri tamamlamıştır. 6331 Sayılı Yasa ile iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kurumsal olarak planlanan ticari işletmeler tarafından verilmesine olanak sağlanmasına rağmen bu alanın yeterince kontrol alınması için yapılması gereken oldukça önemli çalışmalar vardır.

Yeni yasa ve ona ait uygulamaların sonuçlarını görebilmek için zaman gerekmektedir. Bu süre zarfında aşamalı olarak iyileşme belirtilerinin izlenmesi toplumsal motivasyon sağlayacaktır. Ancak hızlı sanayileşme ve kentleşme riskli sektörlerin artışına yol açmaktadır. Riskli sektörlerin artışı beraberinde iş kazası ve meslek hastalığı sayılarındaki artışı getirmektedir. Temelde sıklık hızları açısından bakıldığında görece olarak aşama kaydettiğimiz iş sağlığı ve güvenliği göstergelerimiz sayısal olarak değerlendirildiğinde vahametini korumaktadır.

Hem bu durumu düzeltmek hem de gerçek anlamda gelişmiş ülkeler düzeyinde iş sağlığı ve güvenliği performansı sağlayabilmek için önümüzdeki yılları kısa, orta ve uzun vadeli planlarla hedeflemek gerekmektedir.

6331 sayılı Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün işler ve işyerleri, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekilleri, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlara faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanmaktadır. Çalışma hayatındaki aktörlerin (işveren, çalışan, meslek kuruluşları, kamu otoritesi vb.) bu süreçte çeşitli görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu görev ve sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde ağır cezai yaptırımlar Kanun ve ilgili mevzuat doğrultusunda uygulanmaktadır.

Ülkemizde istenilen düzeyde etkin bir iş sağlığı ve iş güvenliği sistemi, tüm tarafların bu konunun önemini kavramaları ve önlemleri hayata geçirmeleri ile kurulabilecektir. Bir işveren kendi işletmesinin bünyesinde iş güvenliğinin gerektirdiği düzenlemeleri yerleştirmeyi bir ihtiyaç olarak görmüyorsa, bu konuda gerekli bilinç ve farkındalığa sahip değilse bu yöndeki yasalar, tüzükler, denetim ve önerilerinin ancak bir dereceye kadar etkisi olacaktır. Tarafların iş güvenliğine ilişkin önlemleri almaları halinde, sağlayacakları  ekonomik ve sosyal yararlar ile meslek hastalığı ve iş kazalarından kaynaklanan maliyetleri bilmeleri bu konuya daha fazla eğilmelerini sağlayacaktır. Bu da eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına daha fazla önem verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Kendi nam ve hesabına tek başına çalışanlar (yanında sigortalı işçi istihdam etmeksizin tek başına çalışan esnaf ve sanatkâr) söz konusu Kanundan muaf tutulmuştur.

İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ:

İşyeri tehlike sınıfları listesine göre, işyerinin tehlike sınıfı belirlenmelidir. Çalışanlara çalıştıkları işletmelerin tehlike sınıflarına göre farklı sürelerde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesini zorunludur.

İşyerinde risk değerlendirmesinin yapılması zorunludur. Yapılmış olan risk değerlendirmesi tehlike sınıfına göre;

·         Çok tehlikeli işyerlerinde 2 yılda,

·         Tehlikeli işyerlerinde 4 yılda,

·         Az tehlikeli işyerlerinde ise 6 yılda bir yenilenir.

İşyerinin tamamını veya bir bölümünü etkiliyor olması göz önünde bulundurularak risk değerlendirmesi tamamen veya kısmen yenilenir. Örneğin: iş kazası, meslek hastalığı veya ramak kala olay meydana gelmesi durumunda kısmen yenilenebilir. İşyerinin taşınması veya binalarda değişiklik yapılması durumunda tamamen yenilenir.

İşveren tüm çalışanlarını, iş sağlığı ve güvenliği ile çalışma hayatına dair hak ve sorumlulukları hakkında bilgilendirmelidir.

Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi halinde veya yeni teknoloji uygulanması halinde, iş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara tekrar işe başlatılmadan önce eğitim verilmelidir.

 Az tehlikeli işyerleri için en az 8 saat,

 Tehlikeli işyerleri için en az 12 saat,

 Çok tehlikeli işyerleri için en az 16 saat

olarak her çalışan için düzenlenir. Eğitimlerin periyodları:

 Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde üç yılda en az bir defa,

 Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki yılda en az bir defa,

 Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa verilir.

Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz.

İşyerindeki çalışan sayısına göre, çalışan temsilcisi görevlendirilmelidir.

Acil durum planları hazırlanmalı, yangınla mücadele ve ilk yardım konularında önlem alınmalıdır.

İş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydı tutulmalı, gerekli incelemeler yapılarak ilgili raporlar düzenlenmelidir. İş kazalarının, belirlenen süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi gerekmektedir.

İş kazalarını kazadan sonraki 3 iş günü içinde, sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren 3 iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmek zorundadır.

Ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda çalışanlar tahliye edilmelidir.

Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu altı aydan fazla süren işlerin yapıldığı tüm işyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturulmalıdır.

Çalışanların, sağlık gözetimine tabi tutulmaları gerekmektedir.

50’den az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri,  1 Ocak 2014’den itibaren, 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri, 1 Ocak 2024’den itibaren, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirmek zorundadır. Bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden ya da toplum sağlığı merkezlerinden hizmet alarak yerine getirebilirler. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin görevlendirilmesine ilişkin zorunlu çalışma sürelerinin hesabında; 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerlerin, toplam çalışan sayısına dahil edilmeyeceklerdir. (Diğer sağlık personelinden işverenin hizmet alma yükümlüğü; az tehlikeli ile tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için tamamen, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için ise 1 ilâ 9 çalışanı olanlar için kaldırılmıştır.)

Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinin, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili iş ve işlemleri İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünce (kayıt, takip ve izleme için) oluşturulan  “İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programına (İSG-KATİP)” girmeleri gerekmektedir. Sonrasında, İSG-KATİP sistemi üzerinden sözleşme yaparak iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinden hizmet alma yükümlülüğünü yerine getirmeleri gerekmektedir.

İş Güvenliği Uzmanlarının Görev Süreleri:

·         10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına yılda en az 60 dakika.

·         Diğer işyerlerinde:

·         Az tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 6 dakika,       C Sınıfı Uzman,

·         Tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 8 dakika,          B Sınıfı Uzman,

·         Çok tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 12 dakika,   A Sınıfı Uzman görev yapacaktır.

İşyeri Hekimlerinin Görev Süreleri:

·         Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az            5 dakika,

·         Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az               10 dakika,

·         Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az         15 dakika

görev yapacaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi

Kamu kurum ve kuruluşları hariç, 10’dan az çalışanı olan çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde, Bakanlık maddi destekte bulunacaktır. 10’dan az çalışanı bulunan, az tehlikeli sınıftaki işyerlerinin bu destekten yararlanmasına ise Bakanlar Kurulu karar verebilecektir. Desteğin uygulanmasında Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınacaktır.  Destek unsuru, iş kazası ve meslek hastalığı bakımından kısa vadeli sigorta kolları için toplanan primlerden kaynak aktarılmak suretiyle, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finanse edilecektir.

Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için sağlanacak iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedelinin sigortalı başına günlük miktarı, 16 yaşından büyük sigortalılar için belirlenen prime esas kazanç alt sınırının günlük tutarının sırasıyla %1,4 ve %1,6’sı olacaktır.

ÇALIŞANLARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

·         Üretim araçlarını doğru kullanma yükümlülüğü,

·         Kendisinin ve çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmeme yükümlülüğü,

·         Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımları doğru kullanma ve koruma yükümlülüğü,

·         İşbirliği yapma yükümlülüğü,

·         Ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber verme yükümlülüğü vardır.